RF Ablasyon Nedir? Girişimsel Radyolojide Hangi Hastalıklarda Kullanılır?
RF Ablasyon (RFA, Radyofrekans Tahrip yöntemi), kanser tedavisinde kullanılan, ısı ile kanser hücrelerinin tahrip edilmesi prensibi ile çalışan bir tedavi yöntemidir. Diğer tüm girişimsel radyoloji tedavilerinde olduğu gibi bu tedavi işlemi de görüntüleme eşliğinde (Bilgisayarlı Tomografi, MR, Ultrasonografi gibi.) gerçekleştirilmektedir.
RF Ablasyon tedavisi girişimsel radyolojide sıklıkla karaciğer tümörlerinin tedavisinde kullanılmaktadır. En sık kullanılan karaciğer tümörleri; karaciğerin birincil tümörleri (örneğin; hepatoselüler kanser, HCC) ve ikincil (karaciğere sıçrayan, metastatik) tümörlerdir (örneğin; kolon kanseri, meme kanseri, akciğer kanseri, pankreas kanseri metastazları vb gibi.) Ayrıca RF Ablasyon tedavisi diğer organlardaki (örneğin akciğerdeki) kanserlerde de etkilidir.
RF Ablasyon tedavisine aday hastaların taşıması gereken özellikler
1.Kanser odağının yerleşimi veya özellikleri nedeniyle ameliyat yapılamıyor olması
2.Hastaya bağlı faktörler nedeniyle ameliyat yapılamıyor olması
3.Ameliyat durumunda karaciğerde yeterli sağlam doku kalamayacak olması
4.Ameliyat yapılmasına rağmen nüks etmesi
5.Hastalığın kemoterapiye iyi cevap vermemesi
6.Karaciğer içerisinde dağınık yerleşimli çok sayıda kanser odağı olması ve bu nedenle ameliyat yapılamıyor olması
şeklinde sıralanabilir.
RF Ablasyon tedavisi, bacak ve uyluk bölgesindeki varis hastalığında bu damarların tahrip edilmesinde de kullanılmaktadır. Ancak bu bölümde bu konuya yer verilmeyecektir. Konu ile detaylı bilgi için ilgili bölüme bakınız.
RF Ablasyon Nasıl bir Tedavidir? Ne İşe Yarar?
RF Ablasyon tedavisi görüntüleme eşliğinde yapılmaktadır. Sıklıkla Ultrasonografi ve Bilgisayarlı Tomografi cihazı işlem sırasında kılavuz olarak kullanılmaktadır. Nadiren bu işlem MR cihazı eşliğinde de yapılmaktadır. Tedavi işlemi görüntüleme eşliğinde yapıldığı için yanlış dokunun tahrip edilmesi riski veya istenmeyen bir bölgenin tahrip edilme olasılığı oldukça düşüktür ve bu durum neredeyse hiç görülmez.
RF Ablasyon tedavisi ciltten küçük bir iğne ile girilerek yapılmaktadır. Hastaya işlem öncesi lokal anestezik madde uygulanır. Bu nedenle işlemde ağrı duyulmamakta veya çok az duyulmaktadır.
RF Ablasyon iğnesi görüntüleme kılavuzluğunda kanserli dokunun merkezine ilerletilerek, Radyofrekans jeneratörüne bağlı bu iğne ile istenilen genişlikte bir alan (örneğin 1 cm’lik, 2 cm’lik, 3 cm’lik veya daha geniş kanser dokusu, örneğin 7 cm’lik) radyofrekans enerjisinden kaynaklanan termal enerji ile yakılmaktadır. Kanserli dokunun merkezine ilerletilen iğne ucundan verilen RF enerjisi ile kanserli dokuda ısı yükseltilerek kanser hücrelerinin ölmesi sağlanır. Ayrıca bu ısı artışı kanser odağı içerisindeki küçük damarların da tıkanmasını sağlayarak işlem sırasında kanama ihtimalini de azaltırlar. İşlemden sonra kanserli odak ölü doku haline gelerek zaman içerisinde küçülür. Bu ölü dokuda kanser metabolizması yok olduğu için hasta kanserin neden olduğu semptomlardan ve yakınmalardan kurtulmuş olacaktır.
RF Ablasyonu Nasıl Etki Gösterir?
RF Ablasyon tedavisinde elektrik enerjisinden dönüştürülen RF enerjisi dokularda ısınmaya sebep olarak geri dönüşümsüz hücre ölümüne sebep olmaktadır. RF ablasyonu iğnesi ucunda yerleşimli bir mikro termometre ile dokuya verilen ısı miktarı takip edilir. Dokunun istenilen sıcaklığa kadar yükselmesi monitörden takip edilir. Genellikle tahrip edilen doku 60-100 C dereceye kadar ısıtılmaktadır. RF Ablasyon iğnesinin yerleştirildiği dokuda bu ısıya ulaşmak süresi ~ 5-6 dakika sürmektedir. Yeterli ısıya ulaşıldığı zaman işlem sonlandırılmaktadır.
RF Ablasyonu İşlemi Öncesi ve Sonrasında Hastalar Neler Yaşayacaktır?
Hastalar tedavi işlemi öncesi kısa bir hazırlık dönemi geçirirler. Bu dönemde birtakım kan tahlilleri yapılmaktadır. Ayrıca işlem öncesinde, RF ablasyonu yapılacak karaciğer tümörünün yerinin, büyüklüğünün, yaygınlığının, yayılımının tam olarak belirlenmesi için Ultrasonografi, Tomografi, MRG veya PET/BT gibi tetkikler mutlaka yapılmalıdır. İşlem öncesinde yapılan bu görüntüleme,işlem sonrasında tedavi etkinliğinin belirlenmesinde baz alınacağından çok önemlidir.
İşlem günü hastanın aç olması gerekmektedir. İşlem lokal anestezi ile yapılacaktır. Bu nedenle hastalarda işlem sırasında ciddi bir ağrı oluşmaz ancak kısa süreli geçici ağrılar görülebilmektedir.
Tedavi işlemi sonrasında hastaların hastanede kalmalarını gerektiren başka bir neden yoksa hastalar aynı gün taburcu edilebilirler, bazı hastalarda nadiren bir gün hastanede kalarak takip gerekmektedir. İşlem sonrası lokal anestezi etkisinin geçmesi ile hafif ağrılar olabilse de basit ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilmektedir.
RF Ablasyon Tedavisinden Görülecek Fayda Nasıl Anlaşılır, Nasıl Takip Edilir?
RF ablasyonu tedavisinden hastaların fayda görüp görmediği çeşitli klinik skorlar ile takip edilebilmektedir. Fayda gören hastaların genel durumlarında belirgin iyileşme izlenebilmektedir. Ancak asıl takip, görüntüleme bulguları ile yapılmaktadır.
İşlem öncesinde yapılan BT, MRG, PET/BT veya Ultrasonografi sonuçlarıyla işlem sonrasında yapılan görüntüleme sonuçları karşılaştırılır. Fayda gören hastalarda Bilgisayarlı Tomografi, Ultrasonografi veya MR tetkiklerinde kanser odağının boyutundaki azalma, yaygınlığının azalması veya damarlanmasında azalma (kontrast madde-doku boyayıcı ilaç- tutulumunda azalma) izlenirken, PET/BT tetkiki ile ise kanser dokusunun metabolizmasında ve aktivitesindeki azalma takip edilmektedir.
Kanser odağındaki küçülme, yayılımında azalma ve aktivite kaybının daha iyi anlaşılabilmesi için RF Ablasyon işlemi sonrasında en az 3 ay süre geçmesi gerekmektedir. Bu süre öncesinde yapılan görüntülemelerde bazı birtakım yanılgılar yaşanabileceği akılda tutulmalıdır.
Optimal takip süresi görüntüleme açısından 3. aydan sonra kısa aralıklar (3 veya 6 ayda bir) ile yapılan periyodik sürelerdir. Ancak işlemden sonra genel durumunda ani bozulma olan hastalarda bu süreler hastanın klinik durumuna göre ayarlanabilir.
RF Ablasyon Tedavisinin Avantajları ve Riskleri Nelerdir?
Avantajları;
- Ameliyat olamayan hastalarda tedavi şansı yaratmaktadır.
- Başarı şansı yüksektir, nüks oranları düşüktür (özellikle küçük karaciğer tümörlerinde).
- Tedavi konforlu bir tedavidir, işleme bağlı komplikasyon oranı düşüktür.
- Hastanede kalış süresi kısadır.
- Genel anestezi (narkoz) gerektirmez.
- Kozmetik olarak sonuçları iyidir, dikiş ve iz yoktur.
- İşlem süresi kısadır.
Riskler;
- Komplikasyon oranı düşüktür, işlem karaciğere yönelik olduğu için safra yollarının çok düşük de olsa zedelenme ihtimali mevcuttur, bu durum kısa veya uzun süreli ağrılara sebep olabilir.
- Hastalarda işlem sonrası ‘post ablasyon sendromu’ denen, grip-nezleye benzer geçici yakınmalar (düşük ateş, halsizlik, iştahsızlık) görülebilir.
- Görüntüleme kılavuzluğunda da olsa nadiren çevredeki kalın bağırsak, safra kesesi gibi organların tedaviden zedelenme ihtimali vardır, bu ihtimal kanser odağının yerleşim yerine göre değişir, karaciğerin kenarında olan odaklarda ihtimal daha olasıdır. Ancak bu durumun görülme ihtimali girişimsel radyolog tarafından işlem öncesinde bilgisayarlı tomografi veya Ultrasonografi tetkikleriyle anlaşılır ve hastaya olası riskler anlatılır.
- İşlem sonrası çok nadir de olsa enfeksiyon görülme ihtimali mevcuttur, bu durum görüntüleme ile anlaşılır ve gecikmeksizin uygun tedavi uygulanır.
- Gebe hastalarda uygulanması ile ilgili çeşitli çekinceler mevcuttur.